19 Kasım 2020 |
DİYABET, insülin hormonunun eksikliği veya etkisizliği sonucu ortaya çıkan ve kan şekeri yüksekliği ile seyreden, kronik ve ilerleyen bir hastalıktır. İnsülin, vücudumuzda pankreas tarafından salgılanır, yemeklerle alınan besinlerdeki şekerin hücre içine girerek enerji olarak kullanılabilmesi için anahtar görevi görür. İnsülinin yokluğu veya etkisizliği sonucu hücre içine giremeyen şeker kanda yükselmeye başlar.
Tip 1 diyabet, otoimmün bir hastalıktır yani vücut, pankreasın beta hücrelerine nedeni bilinmeyen bir şekilde sanki yabancı bir dokuymuşcasına onları hedef alarak saldırır ve beta hücrelerini yok eder. Sonuç olarak vücutta insülin eksikliği ortaya çıkar ve kan şekeri yükselir.Tip1 diyabette insülin salgısı hiç yoktur veya yok denecek kadar az olduğundan tedavisinde mutlaka insülin kullanılır. Tip 1 diyabetin belirtileri hızla ortaya çıkar ve hemen insülin başlanmazsa ciddi sonuçlara yol açabilir.
Tip 2 diyabette ise vücutta insülin salgısı yetersizdir, salgı bozukluğunun yanı sıra insülin direnci vardır. Bu nedenle de tedavisinde her zaman insülin gerekmeyebilir. Bazen beslenme tedavisi ve egzersizin yanı sıra ağızdan şeker düşürücü ilaçlarla tedavi edilebilirken, ilerleyen dönemde insülin kullanılması gerekmektedir. Tip 2 diyabet en sık görülen tip olup tüm diyabetlilerin %90-95’ini oluşturur.
Gestasyonel diyabet, gebeliğin 24. haftasından sonra ortaya çıkan şeker yüksekliğidir. Genellikle gebelik bittikten sonra kan şekeri normal düzeylere düşer. Kan şekeri yüksekliğinin gebelikte varlığı, özellikle bebeğin sağlıklı gelişimi açısından büyük önem taşır. Tüm kadınlarda 24 ile 28 hafta arasında 75 gr şeker yükleme testi 3 saatlik yapılmalı ve gestasyonel diyabet (gebelik diyabeti) aranmalıdır. Bu dönemde var olan kan şekeri yüksekliğinin kontrolü bebeğin iri doğmasını önler, doğum travmalarının önüne geçer ve doğum sonrası ortaya çıkabilecek bebekte hipoglisemi, kalsiyum düşüklüğü, solunum zorluğu gibi komplikasyonları önler. Dolayısıyla gestasyonel diyabet (gebelik diyabeti) taranmalı ve kan şekeri yüksekse tanı koyulduysa özenle takip edilmelidirler. Doğumdan sonraki 3. ayda mutlaka yeniden yükleme testi yapılarak gebelikten sonra diyabetin kalıcı olup olmadığı da kontrol edilmelidir.
Şeker hastalığının en sık görülen belirtileri; çok su içmek, sık idrara çıkmak, halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, görme bulanıklığı gibi belirtilerdir. Ancak şeker hastalarının yaklaşık yarısı, şeker hastası olduğunun farkına varmadan yaşamaktadırlar. Yani çok büyük bir belirti hissetmemektedirler. Dolayısıyla şeker hastalığı açısından riski kişilerin hiçbir belirti hissetmeseler bile düzenli olarak şeker ölçümü yaptırmaları önerilir.
Diyabet, gerektiği gibi kontrol edilmezse, kardiyovasküler hastalık, (kalp damar hastalıkları), böbrek yetmezliği, körlük, sinir hasarı ve diyabetik ayak gibi çeşitli sorunlara yol açabilir.
DİYABET TEDAVİSİNDE DİYETİSYENİN ROLÜ NEDİR?
Diyabet halk arasında bilinen adıyla şeker hastalığı multidisipliner çalışma gerektiren bir hastalıktır. Yani mutlaka hekim, diyabet hemşiresi ve diyetisyen kontrolü gereklidir. Diyetisyenler öncelikle diyabetli kişinin kan tahlil bulguları, yaş, cinsiyet, kronik hastalıkları, kullandığı oral diyabetik ilaçları , insülinleri ,fiziksel aktivitesi ve yaşam tarzını değerlendirir. KİŞİYE ÖZEL olarak sağlıklı beslenme planı planlar. Her bireyin besin gereksinimi birbirinden farklıdır. Diyabetli bireyin öğünleri genellikle 3 ana öğün,2-3 ara öğün şeklinde planlanır. Ana ve ara öğün arasında maksimum 2 saat bulunmalıdır. Öğünlerde aldığı karbonhidrat miktarı ve türü çok önemlidir. Mesela 1 dilim beyaz ekmek tüketildiğinde kan şekerini aniden yükseltebilir ama tam buğday ekmeği ve ya ekşi mayalı ekmek tüketildiğinde kan şekerini lifli yapıdan dolayı kademeli olarak yükseltir. Bundan dolayı kişilerin pirinç pilavı yerine bulgur pilavı, sıcak haşlanmış patates haşlama yerine soğutulmuş patatesten yapılan salatayı miktarına dikkat ederek tüketmeleri kan şekeri dengesini sağlar. Yine ara öğünlerde tüketilen meyvenin de porsiyon ölçüsüne dikkat ederek yanında bir protein kaynağı ile beraber örneğin; 2 orta boy mandalina ve yanında 1 kase yoğurt ile tüketimi önerilir.
Diyabetli bireylerin en çok merak ettiği konulardan biri tatlı ve hamur işi tüketebilir miyim? Sorusudur. Şerbetli tatlılardan ziyade daha çok sütlü ve meyveli tatlılar miktarına uygun bir şekilde beslenme uzmanınıza danışarak tüketebilirsiniz.
Yetişkin bir insanın günlük yaklaşık olarak 2-2,5 litre kadar su tüketilmesi önerilir. Diyabetli bireylerin mutlaka günlük olarak bu miktarı tamamlamalıdır. Egzersiz ve ya yürüyüşler yine düzenli ve orta tempoda yapıldığında kan şekeri dengesini sağlar. Aynı zamanda kilo kontrolüne de yardımcı olur. Herkese keyifli ve sağlıklı günler dilerim.
DİYETİSYEN EDA EVREN ÖZDEMİR
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun!