24 Ekim 2016 |
Sayın Okurlarımız,
Köşemizin bugünkü konusu, 1990’lı yıllardan itibaren ortaya çıkan ve önemini her geçen gün artıran, işletmelerin yaşamını istikrarlı bir biçimde sürdürebilmesinin ve rekabette avantaj sağlayarak karını maksimum düzeye çıkarabilmesinin teminatı olan, bir ürünün hammadde temininden üretimine, üretimden ise son kullanıcı olan müşteriye kadarki hareketini şekillendiren “Tedarik Zinciri Yönetimi” olacaktır.
1950’lerden sonraki dönemde, üreticilerin birçoğu üretim maliyetlerini asgari düzeyde tutmak amacıyla, temel strateji olarak az çeşit ürünü, fazla miktarlarda üretme yolunu seçmişlerdir. Bu dönemde, yeni ürünlerin geliştirilmesi çok yavaş olmakta ve riskli görülmektedir. İşletmeler herhangi bir krizle karşılaşmamak ve darboğaza düşmemek için stoklu çalışmakta, hammadde ve yarı mamul stoklarına büyük yatırımlar yapmaktaydı.
Yazımızın başında da belirttiğimiz üzere, 1990’lardan sonra durum artık çok farklı bir hal almıştır. İşletmelerin karar verme süreçlerinin tam merkezinde artık müşteri bulunmaktadır ve firmalar müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için tedarikçi, üretici, perakendeci vb. arasındaki bütün işbirliği yollarını geliştirmeye çalışmaktadırlar. İşte bu işbirliği sürecinin adı “Tedarik Zinciri Yönetimi”dir. Tedarik Zinciri Yönetimi sürecini en basit hali ile ele alacak olur isek, zincirin 4 temel halkası olarak tedarikçiler, üreticiler, perakendeciler ve müşterileri sayabiliriz. Bu cümleden hareketle tedarik zincirlerinin; tedarikçiler, imalatçılar, perakendeciler ve müşteriler arasındaki iletişim ve akışın ortak bir alan üzerinden takip edilmesi ve yönetilmesi, müşteri isteklerinin etkin ve verimli bir şekilde karşılanabilmesi, kaynakların verimli kullanılması, maliyetlerin azaltılması, planlı, hızlı ve esnek bir tedarik, üretim ve dağıtım zincirinin ortaya çıkarılması temelleri üzerine ortaya çıkmış bir proje olduğu söylenebilir. Bu proje; sipariş oluşturma, sipariş alma ve siparişlerin yerine getirilip, ürün, hizmet veya bilgi programlarının dağıtılmasının koordinasyonunu, ürün ve hizmetlerin tedarik edilmesi, üretilmesi, envanterleri ve müşteriye dağıtılmalarının kontrolünü içermektedir.
Etkin bir Tedarik Zinciri Yönetimi, işletmenin üretim ve pazarlamaya ilişkin faaliyetlerini olumlu yönde etkileyecek, daha fazla müşteri memnuniyeti, daha etkin ve verimli bir işletme olunmasını sağlayacak, daha düşük maliyetler ve daha yüksek kar ile birlikte istikrarlı büyümenin yolunu açacaktır.
Tedarik Zinciri Yönetiminin etkin olması, işletme açısından; girdilerin teminini garantileyerek üretimin kesintisiz olarak devam etmesini, tedarik süresini azaltarak pazardaki değişikliklere daha kısa sürede cevap verilebilmesini, tüketici taleplerini en iyi şekilde karşılayarak kalitenin artırılmasını, teknolojiyi aktif bir şekilde kullanarak yeniliklerin teşvik edilmesini, toplam maliyetlerin azaltılmasını ve işletmenin bilgi, materyal ve para akışının yönetilebilir duruma gelmesini sağlamaktadır.
Tedarik Zinciri Yönetiminde genel hatlarıyla kritik başarı ölçütleri “doğru ürün, doğru miktar, doğru zaman, doğru yer, yüksek esneklik (talepteki değişimlere anlık cevap verebilme), en az toplam maliyeti ve en az toplam stok düzeyi”dir.
Tedarik zincirinin kötü yönetilmesi işletmelerin rakiplerine oranla rekabet güçlerini yitirmelerine neden olacaktır. Bunlar; gerektiğinden fazla ve işlevsiz envanterden kaynaklanan kar kayıpları, beklenmeyen taleplerin karşılanmasından ve yanlış yürütülen tahsis işlemlerinden kaynaklanan gelir kayıpları, taleplerin karşılanmaması ve beklentilerin yanlış yönlendirilmesi sonrasında oluşan müşteri kayıpları, müşteri hizmetleri ve ürün iyileştirme taleplerini daha iyi karşılayabilen rakiplere karşı kaybedilen pazar payı, operasyonel belirsizlikleri ortadan kaldırabilmek için çok fazla zaman ayrılan planlama çevrimleri neticesinde oluşan üretim zamanı kayıpları, zamanında ve istenilen miktarda ürün teslim etmek konusunda yaşanan yetersizlik nedeniyle ortaklık fırsatlarının kaçırılması olarak işletmenin karşısına çıkacaktır.
Yazımıza tekstil sektöründen bir örnekle devam etmek gerekirse; bir firmanın yaz sezonu için kaç adet gömlek üreteceğine karar verirken karşı karşıya olduğu belirsizlik ve risklerin yoğunluğunu düşünebiliriz. Öncelikle firmanın üretim miktarına karar vermesi gerekecektir. Firmanın, gömlek almayı düşünen potansiyel müşterilerin tepkisini, renk ve model tercihlerini, gerekli girdileri tedarik ederek üretimini gerçekleştirmesi ve en kısa sürede perakendeci veya müşterilerine sunabilmesi (talebe yanıt verebilmesi), rakiplerine karşı avantajlı konuma geçmesini sağlayacaktır. Yani firma bir üretici olarak, arz-talep dengesini kurma sorumluluğunu tümüyle perakendecilerinin üzerine yüklememiş olacaktır. Böylelikle ürün gönderilen perakendecilerin, yeterince kar marjı bırakılmaması gerekçesi ile riski azaltmak için daha az sipariş vermesi tehlikesi de ortadan kaldırılmış olacaktır. Sonuç olarak tedarik zincirinde riski paylaşacak teklifler sunulması gerektiği açıktır. Zincirdeki en zayıf halka yüzünden herkesin (tedarikçi, üretici, perakendeci, müşteri) kaybetmesi ve alınan az sipariş yüzünden müşterilerin bir kısmının talebinin karşılanamaması neticesinde sürdürülememiş başarı ve başarısızlığın beraberinde gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Son yıllarda özellikle perakende, hazır giyim, tekstil ve lojistik sektörlerindeki rekabetin firmalar arasında değil tedarik zincirleri arasında olduğu aşikârdır. En iyi arz-talep çalışan, en uygun fiyata ve en hızlı şekilde hammadde sağlayan, en düşük birim maliyetler ile üretimini yapan, üretilen ürünü en hızlı, en güvenli ve en uygun maliyetlerle perakendeciye ulaştıran, zincirdeki tüm halkaların görevini eksiksiz yerine getirmesi sonucunda ürünlerini en uygun fiyat/kalite düzeyinde müşterisine ulaştıran firmaların rekabette rakiplerine göre üstünlük sağlaması ve sürdürülebilir verimlilik ve karlılık elde etmesi şaşırtıcı bir sonuç olmayacaktır.
Unutulmamalıdır ki; “dünyanın en pahalı motosikletinin dahi zinciri attığında değeri sıfırdır”. Çünkü motosiklet tutkunlarının o motosiklete ayırdığı bütçenin karşılığı hız, konfor ve gösteriştir. Hız olmadan konfor, konfor olmadan da gösterişin bir manası yoktur. Motosikletimizin (firma) zincirinin (tedarik zinciri) zarar görmemesi, hız (çeviklik ve esneklik), konfor (sürdürülebilir başarı) ve gösteriş (rakipler nazarında güçlü konumda olma) gibi olmazsa olmazlardan vazgeçmek zorunda kalınmaması için zinciri oluşturan tüm halkaların (tedarikçi, üretici, perakendeci, müşteri) birbiri ile sağlıklı bir etkileşim içerisinde olması gerekmektedir.
Motosikletinizin zincirinin hiçbir zaman atmaması dileği ile…
Saygılarımla.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun!